Kültür-Sanat

Bir Kitap: "Lenin ve Eğitim" (*)

 

(*Bu yazı ilk defa Haziran 2012 tarihli Devrimci Çözüm Dergisi’nin 2. sayısında yayımlanmıştır.)

 

“Toplumu yeniden üretmenin ve yeni insanı eğitmenin bir bütün oluşturduğu tezi, Marksist eğitim kuramının özüdür.” (Fyodor Korolyov, Lenin ve Eğitim, s.45)

 

Eğitim toplumdaki üretim ilişkilerine bağlı olarak egemen sınıfın ideolojisine göre belirlenmektedir. Kapitalist toplumlarda eğitim burjuva sınıfının, toplumu istedikleri gibi sömürmek ve ezmek için hassasiyetle üzerinde durulan, emekçileri boyunduruğu altında tutmak için sadece kendi çıkarları doğrultusunda bilgilenmelerini sağlayacak şekilde, her kademesinde eşitsiz, gelişimi engelleyici, anti-bilimsel bir temelde oluşturulmuştur....

 

İşçi sınıfı önderleri Marks ve Engels oldukça önemli bir işleve sahip olan eğitimin, kapitalist toplumdaki insanın yabancılaşmasına, sömürülmesine ve ezilmesine hizmet eden yönünü açığa çıkartarak, bir avuç kan emiciye hizmet etmek için değil, üreten ve var eden tüm dünya halklarının özgürleşmesine ve gelişmesine hizmet edecek Marksist Eğitim Kuramı’nı geliştirdiler.

 

Bu sayımızda Fyodor Korolyov tarafından kaleme alınan “Lenin Ve Eğitim” kitabını tanıtacağız. Kitap; işçi sınıfı için büyük değerler yaratan Marks ve Engels’in insanlık için çok önemli olan eğitimin nasıl olması gerektiğini, burjuva ideolojindeki eğitim anlayışının nasıl ve kime hizmet ettiğini ortaya koyarak geliştirdikleri Marksist Eğitim Kuramı’nın Ekim Devrimi’nin yaratıcılarından ve Sovyet Rusya’nın kurucularından Lenin tarafından geliştirilmesini tüm detaylarıyla yer veren bir inceleme kitabıdır.

 

Marksist Eğitim; insanlığın çoğunluğunu kölelik içinde tutmak için sömürü ve tekel aracı olarak kullanılan burjuva eğitim anlayışının aksine, insanı temel alarak kişiliğin tüm yönlü gelişmesine ve toplumun ilerlemesine olanak sağlayacak şekilde toplumsal üretimle iç içe geçmiş, bilimsel, demokratik, eşit ve anadilde eğitim anlayışını geliştirmiştir.

 

Kitapta, eğitimin toplum için taşıdığı önemden hareketle Lenin’in, eğitimin işlevleri üzerinde detaylı bir şekilde durularak, pedagojik yönü dahil olmak üzere bilimsel temelde yaptığı incelemeler ve varılan sonuçlar yer almaktadır. Eğitimin toplumsal yanı temelinde tarihsel gelişimi, amaç, araç, yöntem ve örgütlenmesi üzerinde durulmaktadır. Eğitim ve öğretimin ekonomi, politika ve kültür ile bağlılığı diyalektik birlik ilkesi içinde ele alınarak oluşturulan ve Lenin tarafından geliştirilen Marksist Eğitim Kuramı’nın eski eğitim anlayışıyla farkı ortaya konulurken, toplumsal kültürün aktarımı çerçevesinde sosyalist ideolojiye uygun yönleri konularak geliştirilmesi sağlanmıştır.

 

Marksist Eğitim Kuramı hakkında güzel bir inceleme kitabı olan “Lenin ve Eğitim”de sosyalist pedagojinin oluşturulması üzerinde derinlemesine durulmakta, sosyalist hümanizm konusu, kişiliğin tüm yönlü gelişmesinin toplumsal temeller üzerinden nasıl oluşturulduğu aktarılmıştır. Sosyalist pedagojinin nasıl ve ne zaman oluşmaya başladığı, çeşitli düşünürlerin eğitim yaklaşımları ve bunun etkilerinin neler olduğu üzerinde durulmuş, geniş kapsamlı bir inceleme yapılmıştır. Bu bağlamda eğitimin temel toplumsal yasaları ortaya konularak, eğitim sürecinin kişiliğin tüm yönlü gelişmesi ve sosyal yönü üzerinde durularak zihinsel, bedensel ve politeknik yönünün birliği Marksist Eğitim ilkesi temelinde geliştirilmesi sağlanmıştır.

 

Eğitim-öğretimin sosyalist temelde biçimlenmesinin, işçi sınıfının geleceğinin yetişmekte olan kuşağın eğitimine bağlı olduğu gerçeği üzerinden büyük bir önemle üzerinde durulmuştur. Bu aynı zamanda insanlığın geleceğinin yetişmekte olan kuşağın eğitimine bağlı olduğu anlamına da gelmektedir. Bu çerçevede eğitimin her zaman işçi sınıfının devrimci hareketiyle, emekçi halkların ekonomik, politik ve ideolojik baskılara karşı yürüttüğü mücadeleyle kopmaz bir şekilde bağlılığı belirtilmiştir. Bu nedenledir ki, insanlığın geleceğinin sağlam temellerde gelişmesi için, burjuva eğitim anlayışının yanı sıra, işçi sınıfı hareketi içerisinde boy verebilecek olan tüm reformist, revizyonist akımlara karşı da bir mücadeleyi içerdiğini özel bir vurguyla belirtilmiştir.

 

Marks ve Engels tarafından ortaya konulan Marksist Eğitim Kuramı, Lenin tarafından geliştirilerek özellikle emperyalist aşamada kişiliğin gelişmesindeki artan önemi üzerinde durularak, eğitimin toplumun temel yapı taşları olan ekonomik, sosyal, politik, kültürel ve ahlaki yönlerinin iç içe olduğu diyalektik birlik ilkesi temelinde geliştirilmiştir.

 

Lenin, Marksist Eğitim Kuramı’nı incelemek ve geliştirmenin yanında Sovyetlerde uygulanmasını da sağlayarak, somutlaştırmıştır ve Marksist Eğitim’in ilkelerini aşağıdaki şekilde oluşturmuştur:

 

- “Eğitimin Komünist Partisinin politikası ile bağlılığı ilkesi; - Eğitim ve öğretimin yaşamla, sosyalist kuruluş pratiğiyle bağlılığı ilkesi; - Dersin, toplumsal yararlı işle birleştirilmesi ilkesi; - Teorinin pratikle, bilimin yaşamla bağlılığı ilkesi; - Eğitim ve öğretim sürecinde bilinçlilik, bağımsızlık ve aktiflik ilkesi; - Kolektivizm ilkesi; -Eğitimin tüm yönlerinin birliği ve karşılıklı bağlılığı ilkesi” (a.g.e. s.190-191).

 

Yukarıda sayılan tüm ilkelere detaylı bir şekilde değinen Lenin, her birinin toplumun yeniden yapılanmasında ve yeni insanın yaratılmasında taşıdığı önemi, bir bütün olarak eğitimin önemini ortaya koymuştur. Yeni kültürün ve sosyalist hümanizm temelinde yeni bir ahlak anlayışının oluşturulmasının ancak eğitimle sağlanabileceğini belirtmektedir.

 

Kitapta, Lenin’in bir üst kurum olan ahlak ve ahlak anlayışının toplumdaki üretim ilişkilerinden bağımsız olmadığını, bilakis üretim ilişkilerine göre belirlendiğini, dolayısıyla eğitim ve ahlakın birbirinden kopuk olgular olmadığını belirten açıklamaları yer almaktadır. Birbiriyle ilişkili bu iki olguyu açıklarken, burjuva ahlakının temel ilkesinin özel mülkiyetin karakteristiğine bağlı olarak bireyselliğe, bencilliğe, insanın insan tarafından sömürülmesine dayalı olduğunu ve sosyalist ahlak anlayışıyla taban tabana zıt olduğunu ortaya koymaktadır. Bu temelde sosyalist ahlak anlayışının, sosyalist eğitimle kopmaz bağını ve önemini vurgulayarak, kolektivizmi, dayanışmayı, paylaşmayı temel alan materyalist bir ahlak anlayışının oluşturulması gerektiğini söylemektedir.

 

Kitapta, sosyalist ahlak anlayışının iradi ve sistematik bir yöntemle ancak yaratılabileceğini belirterek, eğitimin sosyalist hümanizm temelinde ahlakın oluşturulması ve güçlendirilmesi noktasındaki rolü üzerinde durulmaktadır. Ahlak eğitimine titizlikle eğilen Lenin, özellikle gençliğin sosyalizmi tam ve doğru biçimde anlaması ve yaşamın her alanında hayata geçirmesinde çok önemli olduğunu belirterek, bilimsel olarak temellendirilmiş bir ahlak eğitimi sistemi yaratılması gerektiğini savunmuştur.

 

Marksist eğitimin temel olguların birini, dünyanın yalnız incelenmesini değil değiştirilmesi gerektiğini de belirten Marksist tez oluşturmaktadır. Bu bağlamda Lenin genel ve politeknik eğitim-öğretimin, yaşamın her alanında sadece toplumsal kazanımların aktarılması için değil, ders sürecince kazanılan bilimsel, kültürel ve sanatsal yetilerin sosyalist bir ahlak temelinde toplumsal üretimle, yetenek ve becerilerle birleştirilmesi, geleceğin yaratıcıları ve sürdürücüleri olarak gençliğin en yetkin şekilde gelişmelerinin sağlanması gerektiğini söylemektedir.

 

Eğitim ve öğretimin önemi, niteliği ve yöntemleri ile ilgili sosyalist eğitim anlayışı ve bununla sağlanacak yeni insanın niteliklerine yer verdiği birçok konuşmasında bunun en iyi şekilde sağlanabilmesi için eğitim-öğretimin temel yapı taşı olan öğretmenler üzerinde büyük bir önemle durmaktadır.

 

Burjuva eğitim anlayışında öğretmenin rolü ve işlevinin egemen sınıfların iradesi tarafından belirlenerek, birer sadık köle ve hizmetçi olarak görüldüğünü aktaran Lenin, sosyalist eğitim anlayışında öğretmenin bir köle olarak değil, tam tersine yeni insanın ve yeni toplumun yaratılmasında ve sürdürülmesinde büyük önem taşıdığını belirtmiştir. Öğretmeni yeni oluşturulacak toplumun organizatörü olarak tanımlayan Lenin, öğretmenlerin örgütlenmesi, ideolojik ve politik olarak eğitilmesinin, pedagojik becerilerinin geliştirilmesinin, tüm yaşamı ve faaliyetleriyle gençliğe örnek olacak şekilde eğitilmesinin olmazsa olmaz bir koşul ve görev olduğunu söylemektedir.

 

Lenin, eğitimi M-L’nin milliyetler politikasına uygun olarak geliştirerek, ülkenin her yerinde anadilde genel eğitimin ve kültürel ilerlemenin önemini vurgulamış, bunun Marksist Eğitim Kuramı’nın vazgeçilmez bir unsuru olduğunu vurgulamıştır. Yıllarca sömürge boyunduruğu altında kalan ve ulusal baskı başta olmak üzere her türlü baskı yapılarak gericiliğe itilen halkların ekonomik, sosyal, kültürel, vs. gelişmesinin önünün açılması gerektiğini belirtmiştir. Bu noktada eğitimin çok büyük bir önem taşıdığı söyleyen Lenin, ezilen ve sömürülen tüm halkların eşit haklara sahip olması sağlanarak, ekonomik ve kültürel geri kalmışlığının yok edilerek tüm yönlü gelişmesinin koşullarının yaratılmasında eğitimin öneminin büyük olduğunu belirtmektedir. Eğitim-öğretime bu temelde yaklaşılarak, biçimine göre ulusal, içeriğine göre sosyalist bir yöntemle ilerlemenin başarılacağını ve kalıcılaşabileceğini belirtmektedir.

 

Marksist Eğitim Anlayışı’nın yöntemlerinin demokratik merkeziyetçilik, bilimsellik ve taraflılık, kolektiflik ve tek yönetim ile somut, konuya uygun ve pratik yönetim çalışması olarak belirten Lenin, yapılacak pedagojik çalışmalarının temel yönlerini, felsefi ve metodolojik-mantıksal yönden sorunlarını inceleyerek geliştirmiştir.

 

Lenin ve Eğitim kitabı, halklarının yararına, bilimsel ve kişiliğin tüm yönlü gelişmesine hizmet edecek, toplumsal üretimle iç içe geçmiş, anadilde, eşit ve ücretsiz eğitiminin, Marksist Eğitim Anlayışı’nın detaylı bir incelemesi olarak herkes tarafından okunması gereken önemli ve anlamlı bir kitaptır.