Mehmet Akif Dalcı 1 Mayıs 1989

YAŞASIN İŞÇİLERİN-EMEKÇİLERİN BİRLİK, DAYANIŞMA VE MÜCADELE GÜNÜ!..

 

YAŞASIN 1 MAYIS!..

 

25 Nisan 2017

 

Dünya ve ülkemiz emekçi halkları yine bir 1 Mayıs’ı emperyalist-kapitalist sistemin derinleşen krizi ve bu krizin halklara sömürü, baskı, katliam ve savaşlarla fatura edildiği bir süreçte karşılamaktadır.

 

Emperyalizm yapısal olarak sürekli bir kriz içindedir. Konjonktürel olarak dünya ölçeğinde kriz daha da derinleşmektedir. Her kriz döneminde o dönemin koşullarına uygun yeni politikaları hayata geçirerek krizini aşmak ve kendini yeniden üretmek istemektedir. Ne var ki geçmişteki onlarca örneğinde de görüldüğü gibi; her yeni politika –ister ekonomik ister siyasi olsun- emekçi halklara daha fazla sömürü, daha fazla baskı ve savaş olarak yaşatılmasına rağmen, çökmeye mahkum bir politika olmakta ve sahiplerini kurtaramamaktadır.

 

Emperyalist-kapitalist sistemin yaşadığı tüm bu krizlerden onun bir yeni-sömürgesi olarak ülkemiz de payına düşeni almaktadır.

 

Tam da bu noktada sistemin tıkanıklığını aşmak, mevcut iktidar olarak kendi bekasını sürdürmek ve düzeni/devleti Siyasal İslam düşüncesi doğrultusunda yeniden yapılandırmak için 15 Temmuz dinci darbesiyle başlattığı süreci referandumla sonuçlandırmıştır. OHAL şartları altında yapılan referandumda kendi koyduğu yasaları dahi çiğneyerek –çeşitli oyun ve hilelerle- referandumu kendi istediği biçimde sonuçlandırmıştır. Ne var ki tüm hilelerle elde ettiği “evet” sonucuna rağmen, toplumun yarısı yine de “hayır” demiştir. Bu da göstermiştir ki, en azından toplumun yarısı mevcut iktidarın Siyasal İslam temelinde 15 yıldır uyguladığı dinci-gerici-faşist politikaları reddetmiştir. Burjuva hukukunda dahi meşruiyeti olmayan “mevcut iktidar”, değil devleti/düzeni yeniden yapılandırmak kendi iktidarını sürdürebilmek için bundan sonrasında bugüne kadar uyguladığı tüm baskı ve şiddet politikalarını daha da arttırarak başta Kürdistan olmak üzere tüm coğrafyamızda “açık faşizmi” uygulamakta sakınca görmeyecektir.

 

Nitekim ülkemizde yaşanan ekonomik ve siyasi krizin faturasının emekçi halklara çıkarılması sonucu; açlığın, yoksulluğun ve işsizliğin artması oligarşi ve düzen açısından bir “tehlike” olarak görüldüğü için OHAL sürdürülerek KHK’larla faşist terör daha da arttırılmaktadır.

 

Bu bağlamda enflasyon ve zamların hız kesmeden arttığı, emekçilerin mücadeleyle elde ettiği kıdem tazminatının kaldırılmak istenmesi, Özel İstihdam Büroları’yla kiralık işçilik ve taşeronlaştırmanın yaygınlaştırılması, 657 sayılı memur kanununun kaldırılmak istenmesiyle işçi ve memurların iş güvencesinin elinden alındığı, en küçük hak alma talebinin şiddetle bastırıldığı, her türlü örgütlenme hakkının halkın elinden alınarak özellikle devrimci-demokrat-yurtsever basın ve yayın kuruluşlarıyla derneklerin kapatıldığı hatta burjuva anlamda kendine muhalif tüm kesimleri baskıyla susturarak gözaltı ve tutuklamalarla sistematik işkenceyi uyguladığı bu süreçte, yaşadığı korkunun bir sonucu olarak 1 Mayıs Meydanı Taksim’in bir kez daha yasaklandığı bir süreçteyiz.

 

Özellikle Kürt halkına ve seçilmişlerine yönelik baskı, gözaltı ve tutuklamaların yanı sıra fiziki olarak da Kürt halkına yönelik katliam ve savaşın tüm vahşetiyle sürdürüldüğü, insan hak ve özgürlüklerinin askıya alındığı bir süreçteyiz.

 

Emperyalistlerin kendi aralarında derinleşen çelişkilerini çözmek ve yeni pazarlar elde etmek için parçala-böl-savaştır-yönet politikaları çerçevesinde TC.’ye ve AKP/Erdoğan iktidarına verdikleri rol gereği ülkemizi haksız savaşlara sokarak hem krizin hem de savaşların faturasını emekçi halklara kestiği bir süreçteyiz.

 

Yaşanan tüm bu olumsuzluklar düzen tarafından “bilinçli olarak” “AKP/Erdoğan iktidarından kaynaklıymış” gibi gösterilse de sorun tek başına AKP/Erdoğan iktidarı değildir. Sorun devletin ve düzenin kofluğu ve çürümüşlüğü sorunudur. Erdoğan gitse de gitmese de bu gerçeklik değişmeyecektir. Anayasa’yla rejim değişse de değişmese de yaşanan tıkanıklığın aşılamayacağı ortadadır. Bu bilinçle yaklaştığımızda mevcut sorunların çözümü; ancak ve ancak bu köhnemiş düzeni yıkıp, yerine insanın insanca yaşayacağı, insanın özgürce yaşayacağı, baskının ve sömürünün olmadığı, sınıfsız ve sınırsız bir düzeni kurmak için örgütlenip mücadele etmektir.

 

Sonuç olarak kazanılmış tüm ekonomik ve demokratik haklarımızın gasp edilmesine karşı, dayatılan örgütsüzlüğe karşı, her türlü gericilik ve çürümüşlüğe karşı, tüm baskı, sömürü, katliam ve faşizme karşı, emperyalizme ve işbirlikçisi oligarşiye karşı, devrim ve sosyalizm yolunda örgütlenme ve mücadelemizi yükseltmek için 1 Mayıs’a!

 

KAHROLSUN FAŞİZM YAŞASIN MÜCADELEMİZ!

 

YAŞASIN PROLETARYA ENTERNASYONALİZMİ!

 

YAŞASIN 1 MAYIS! / BIJİ YEK GULAN!

 

HAKLIYIZ KAZANACAĞIZ!